23 Aralık 2013 Pazartesi

Frig Vadisi'ni Gezememe

Kasım ayının ortaları yaklaşırken bulduğum bir boşlukta ne zamandır aklımda olan Frig Vadisi'ni ziyaret etme planımı gerçekleştirmeye karar verdim. Babamla beraber elimizde sağdan soldan topladığımız bilgilerle vurduk kendimizi yola...

Bursa'dan Eskişehir istikametine giderken güneye Seyitgazi'ye döndük. Rotamız üzerindeki bu küçük ilçedeki Battal Gazi Türbesi'ni daha önce duymuştum. Onu da görüp öyle devam edelim Frig Vadisine dedik ve türbede verdik ilk molamızı. Karşımızda yeni inşa edilmiş bir yapı vardı. İçinde camisi, yemekhanesi, mutfağı, dervişler için çilehaneleri yer alan bu komplekste Battal Gazi'nin kim bilir kaç metre uzunluğundaki temsili mezarı bıyık altından güldürdü beni. Türbede başka da ilginç bir şey yoktu zaten. Devam ettik rotamıza... Frig Vadisi içindeki en meşhur yapı olan Yazılıkaya'ya doğru gideceğiz.

Aslında Setiygazi'den iki tane rota var Yazılıkaya'ya. Biz ne yazık ki yanlışlıkla doğudakini değil batıdakini seçip yolumuzu biraz uzattık. Yol boyunca karşımıza çıkan bir dolu tabela etraftaki tarihi kalıntıları işaret ediyordu lakin çoğuna arabayla gitmenin mümkün olmadığını yolun ortalarında anladık. Bisiklet ya da motosikletle gidilebilir belki ama araba bu kalıntılara ulaşmak için doğru araç değilmiş. Görebildiğimiz çoğu kalıntı tıpkı Kapadokya'daki gibi kayalara oyulmuş mezarlar, evler ve kiliselerden oluşuyordu. 
Yol boyunca özellikle Kümbet köyündeki kalıntılardan bahsetmek istiyorum. Erzurum'da gördüğüm Selçuklulardan kalma kümbetin benzerini bu köyde görebilirsiniz. Kümbetin yan tarafındaki Aslanlı Mabet kalıntısı da çok ilginç bir yapı olarak karşınıza çıkıyor. 

Başka köylere de uğramaya çalışıp ancak başaramayıp Yazılıkaya'ya varıyoruz. Friglerden kalma eserlerin en iyi korunduğu yer burası. 17 metrelik Yazılıkaya anıtı, yan tarafında çoğu parçası yıkılmış olsa da hala odaları seçilen kayaya oyulmuş kocaman yerleşim yeri, arkaya doğru devam ettikçe yarım kalmış Yazılıkaya Anıtı, tepeden dolaşıp aşağı inerken yine kayalara oyulmuş başka yapılar bundan 2000 küsür sene önce bu yerlerdeki yaşamla ilgili bilgiler sunuyor... Dağdan inen suyu topladıkları depo ve bu depoya inen merdivenler... Odaların hepsini içeriden birbirine bağlayan koridorlar... Günümüzde sadece sıfırdan beton, tuğla ve demirle inşa edilmiş binalarda yaşayan bizlerden ne kadar farklı hayatların da bu topraklarda hüküm sürdüğünü görmek ilginç. 

Yazılıkaya'nın ardından rotamızı Ayazin köyüne çeviriyoruz. Gece, çok yakınımızda olmasa da Afyon Sandıklı'da kalıp sevdiğim bir dostumu ziyaret edeceğiz. Ayazin de yolumuzun üstünde. Ayazin'in içindeki Metropolis bölgesi ve yol boyunca uzanan mezarlığın içindeki-etrafındaki kayalara oyulmuş yapıları görmek çok zor değil. Günümüze kadar ulaşmış kiliseler, evler ve mezarlar çoğu kısmı yıkılmış olsa da rahatça seçilebiliyor. Köyün arka tarafına geçince peri bacaları bölgesine ve eskiden bir karakol gibi işlev görmüş olan kaleye uzanıyoruz. Bu ikisini göreceğimiz yollar arabayla gitmeye uygun. Kayaya oyulmuş bir kale (Avdalaz Kalesi) görmek ilginç bir deneyimdi gerçekten. Her ne kadar çoğu kısmı zamanla yıkılmış olsa da kalan kısımlardan yapının eskiden nasıl olduğunu hayal etmek çok da zor değil. 

Ayazin'deki diğer yapıları görmek üzere okları takip ediyoruz ama yollar yine arabanın geçemeyeceği şekle gelince geri dönüyoruz. Bu bölgeleri gezmek isteyenler bu konuyu mutlaka göz önünde bulundursun. Başka yerlerdeki gibi "arabamla gider her yeri görürüm, oklar beni istediğim yere götürür nasıl olsa" kuralı bu bölgede işlemiyor. Biz bütün yapıları gösteren bir kaynak bulamadık. Keza rotalar da çok karışık ve köylülerden yardım alsanız dahi tarihi kalıntıları bulmanız çok kolay değil. Geniş bir zaman, daha iyi araştırma ve ulaşım için arabanın yanı sıra (ya da arabaya hiç bulaşmadan) bisiklet ya da motosiklet gerektiğini mutlaka göz önünde bulundurun. 
Dönüşte Afyon garajına uğruyoruz. Meşhur manda kaymağı lokumundan yiyeceğiz. Bize söylenen bu lokumun en güzel garajdaki Olokum'da yapıldığıydı. Gerçekten de biz özellikle antep fıstıklı olana bayıldık. Damla sakızlı ve sadesi de fena değil ama antep fıstıklısı şahane. 

Sandıklı'ya vardığımızda hava kararmıştı artık. Öğretmenevi'ne yerleşip ardından arkadaşım Taha'yı da yanımıza alıp Sandıklı Kaplıcaları'na gidiyoruz. Afyon malumunuz olduğu üzere sıcak su kaynaklarıyla meşhur bir şehir. Kaplıcaların çoğu otellerin içinde, yani kalmak için de tercih edilebilir. Sandıklı'ya gelmişken patatesli ekmek almayı da ihmal etmeyin. Ayrıca haşhaşlı ürünleri de meşhurmuş. Ben haşhaşlı-çikolatalı kremayı pek beğenmedim, söyleyeyim. 

Sabah Taha'yla vedalaşıp yola koyuluyoruz erkenden. Dönüşte aslında planımız Frig Vadisi'nde uğramadığımız köylerdeki yapıları görüp ardından Çavdarhisar'daki Aizonai'yi ziyaret etmek. Ancak Döğer'e uğrayıp buradaki yapıları da göremeyeceğimizi anlayınca rotayı doğrudan Çavdarhisar'a çeviriyoruz. Aizonai sürekli kulağıma çalınan, babamın da "Mutlaka görmelisin" diye öve öve bitiremediği yerlerden birisi. Roma döneminden kalma tiyatro ve tapınakları Ege kıyılarında ya da Akdeniz'de görmeye alışığız fakat Kütahya gibi artık İç Anadolu diyebileceğimiz bir yerde bu kadar iyi durumda Roma dönemi eserleri görmek ilginç. Aizonai'yi keşfe anfitiyatronun yanındaki eski hamam kalıntılarından başlıyoruz. Hamam çok iyi durumda değil. Yan taraftaki tiyatro çok daha iyi durumda. Sanırım yakında tadilattan geçip taşları yeniden dizilecek olan bu tiyatro demek ki zamanında bu bölgedeki şehrin ekonomik durumunun iyi olduğunu da gösteriyor. Zaten hemen tiyatronun az ötesindeki Zeus Tapınağı'nın heybeti de bunu destekler nitelikte. Sütunları sonradan dikilmiş bu tapınağın alt kısmı da sapasağlam durumda ve ziyarete açık. 
Aizonai'de görülmesi gereken diğer bir yer de dünyadaki ilk borsa binasının kalıntıları. Caminin yan tarafındaki bu kalıntıların üzerindeki yazılar hala okunabiliyor. Hemen kenardaki kule de dimdik ayakta. 

Biraz ilerde başka bir hamam kalıntısı yer alıyor. Burada bulunmuş mozaik restore edileceğinden bu kısım üstü kapalı bir şekilde korunuyor. Hemen yan taraftaki evlerde bugün süren yaşamla binlerce yıl önce sürmüş olan hayatın farklılıkları ne garip... 

Aizonai ziyaretiyle bitiyor gezimiz. Babam Kula Peri Bacaları'nı da göstermeye niyetli ama onu bir sonraki sefere bırakıyoruz, bu seferlik vaktimiz doldu.

dinceryazici79@gmail.com

Fotoğraf Listesi:

1- Yazılıkaya Anıtı
2- Battal Gazi'nin metrelerce uzunluğundaki temsili mezarı
3- Kümbet Köyündeki Selçuklu Kümbeti
4- Kümbet Köyündeki Aslanlı Mabed
5- Ayazin Metropolis'teki kilise kalıntısının içi
6- Aizonai'deki Zeus Tapınağı
7- Zeus Tapınağı'nın altı

Önerilen Sayfalar

İznik ve Yenişehir - 24 saatte Eskişehir'i yad etmek
İzmir'de Bir Gün
Bursa'da Huzur

1 yorum:

  1. Baba oğul nice güzel yolculuklar yaşamanızı diliyorum..Saygılarımla...Efsun

    YanıtlaSil